69.
terapiyle eşdeğer değil ama terapi kadar etkili
68.
defalarca kez denedim ama ellerim beynimin hızına yetişemediği için beni rahatlatması gereken bu şeyi yaparken kendimi daha da öfkelenmiş buluyorum sanki. kelimeler okunamaz hale geliyor hizaları kayıyor harfler büyüyüp şeklini kaybediyor adeta kontrolsüz bir beyin kusmuğuna bakarken buluyorum kendimi. benden başka kimsenin okumayacağını bilmeme rağmen sanki kendime karşı bile rol yapıyorum. ne zor şeymiş içinden geçeni olduğu gibi kağıda döküp yüzleşmek... ara sıra içimde tutamayacağım kadar güçlü şeyler düşündüğümde ya telefonumun notlarına yazardım yada kilitli anonim hesabımdan tweet atardım ama artık yetmiyor. bu beyin kusmuğunun bir düzene ve sisteme ihtiyacı olduğuna karar verdim. o yüzden kendime çok tatlı bir defter aldım hihi medyaya eklicem (gizlinot: i am just a girl)
67.
Eskiz günlüğü şeklinde olanını yaptığımdır. Birkaç cümle de eklenebilir. Misal tatlı bir yavru kedi gördünüz bi fotoğrafını çektiniz gün için de. Basitçe çizip yanına o gün duyduğunuz bi şarkı sözü veya herhangi farklı bir şeyi yazmak. Anı biriktirmek bir nevi.
66.
bir yıl sonra yazdıklarına dönüp baktığında tuhaf hissettiren bir şey(miş). 2019'da yazdıklarıma baktım da, yaşadıklarım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti, yaşadığımız şu günleri göz önüne alınca ''boşu boşuna kendimi de çevremdekileri de üzmüşüm ve o günlerin tadını çıkaramamışım'' diye kendime kızdım, ilk girdide yazıldığı gibi ''neye bu kadar kafayı takmışım ki'' dedim, çoğu yazdığım şeyi şifreli yazmışım anlamadım. genelde hep aynı şeyleri yazmışım, belli şeyler etrafında dönüp durmuş konular. bazen çok umutsuz ve isyankarmışım, bazen de çok ümitli ve hayalperest. hayat gibi işte.
edit: üstteki girdileri okuyunca aklıma geldi. benim de çocukken bir günlük tutma serüvenim olmuştu. hocaların zorla yazdırdığı günlükleri gereksiz görür ve ebeveynlerime yazdırırdım (çocukluk işte, manevi değerini bilsem seve seve yazardım). 10'lu yaşlarımda tekrar günlük tutmaya başlamıştım hatta günlük ortalıkta durmasın diye kullanılmayan bir scrabble kutusunun içine saklamıştım (gizlinot: swh) ama günlük bulununca maceram son bulmuştu. özel şeyler yazmamıştım allahtan. (gizlinot: 10 yaşında çocuğun ne özeli olacaksa. onun doğum günü partisine gittik, şunu yedim, bunu izledim, çok mutluyum bilmem ne. ah o günler.)
18 kasım 2020 12:29
18 kasım 2020 12:31
65.
Ilkokul ve lise zamanlarımda hep tutardım. Sonucunda ise yakalanır herşeyim ortaya dökülürdü. Artık sadece küçük bir ajandaya gün içinde benim icin önemli olan şeyleri ayrıntıya girmeden not alıyorum .
64.
İlkokul 2. Sınıftayken yapmayı denediğim ama annenin okuyacagını bildiğim için duygu ve düşüncelerimi yazmadan; yaptığım rutin ve saçma eylemleri yazdığım bir denemem olmuştu. En son ondan da sıkılıp, hiç tutmadım günlük falan. Anne olursanız eğer, çocuklarınızın özel hayatındaki her haltı bilmeye çalışmayın bence itici oluyor. Bilmeleri gereken şeyleri annelere anlatıyoruz zaten, hoşlandıgımız çocuk saçımızı çekip silgimizi aldı diye sevindiğimizi de günlüğümüze yazma özgürlüğümüz olsaydı keşke zamanında
63.
Küçükken yabancı filmlerde dizilerde görüp özendiğim ancak her seferinde abimin günlüğümü alıp herkese okumasıyla sonuçlanan eylem
62.
Yillardır sözlüklerde tuttuğum, artık (link: https://bit.ly/2IhNRGD Blog tutmaya) karar verdirten aktivite. Okursanız, konuşalım.
61.
İlk okul 1. Sınıfta yazmayı öğrendiğim an başladığımdır. Asla her gün yazmadığım için de sürekli ay senin adın günlük değil aylık olsun esprisi yapıp durmuşum (gizlinot: Espri anlayışın harika ilkokullu makyajdelisiyim) alışkanlıktan mıdır bilmem hala dönem dönem yazıyorum. İçimi sıkan bunaltan şeyleri yazıya dökmek inanılmaz rahatlatıyor (gizlinot: Özellikle kimseye anlatamadıklarımı) tavsiye edilir
60.
saçma sapan şeyleri not aldığım küçük bir defterim vardı ki zaten kaleme ayrı bir önem veriyorum. kalemliğim de keza hep benimle. gün içerisinde kısa notlar aldıkça anlık hislerimi de dile getiriyorum.