1.
jo malone benim için ortalama bir performans beklentisi ve sokağa saçılacak çokça nakit varsa, yalnızca "intense" serisini değerlendirmenin makul olduğu "marketing harikası" bir markadan ötesi değil, öncelikle bunu söyleyerek başlamak istedim.
görüldüğü üzere markaya pek bir düşkünlüğüm olmamakla birlikte yine de peony blush&suede, myrrh&tonka, wild bluebell ve yılbaşında çıkardıkları ginger biscuit kokularını severim. fakat ömrü hayatımda bu markadan bir kolonya almışlığım da yoktur, zira performansın parfüm yapımındaki yöntemden içeriğe, nota piramidinden konsepte kadar bir çok parametreye bağlı olduğunun bilincinde olacak kadar parfümlerle haşır neşir bir insanım, hiç bir parfümden boyundan büyük bir beklentiye girmiyorum ama gerçekten sadece on dakika hasbel kader hissedebileceğim bir koku/kolonya için ayırabileceğim bir bütçem de yok ne yazık ki.
derken kahramanımız scarlet poppy intense ile tanışıyor:)
markadan aldığım ilk ve tek ürün bu ve aldığıma pişman değilim. peki bu parfümü bana aldırtan neydi, kısaca onu anlatayım.
öncelikle koku piramidine baktığımızda tepe notamız ambrette (misk hatmisi) ile başlarken, orta notalarda iris/süsen, incir ve parfüme de adını da veren haşhaşı görüyoruz. dipte ise heliotrop, tonka fasülyesi ve arpa yer aldığı belirtilmiş.
parfüm, klasik "naif" jo malone çizgisinden asla uzaklaşmadan farklı bir şeyler sunmayı başarıyor. hakikaten bolca miskli, pudralı hafif tozlu/vintage ama hala "puf puf" hissettiren sarmalayıcı bir başlangıçtan sonra çok geçmeden tatlı ve sıcak kalbini tam anlamıyla açıyor bize. bu kalpte neler var; hafifçe tatlı bir incirli biscotti, bolca laktonik hissettiren sıcak, pirinç unlu bir tatlı, ağız sulandırıcı bir marzipan, sütlü-satenimsi bir vücut losyonu hissiyatlarını alıyorsunuz. en sonunda da sütlü-kremalı ve tonka fasülyesinden gelen vanilyamsı nüanslarla tene iyice yerleşiyor ve tam anlamıyla bir ten kokusu oluveriyor.
iris notasını çok severim, en tozlusundan en tatlısına kadar bir çok iris deneyimledim ve bu parfümdeki kullanım için tozlu-tatlı arası diyebilirim, köşesiz, iddiasız ama varlığını hissettirerek zaman zaman o yoğun laktonikliği kıracak şekilde konumlanmış. yani buradaki iristen kesinlikle bir moulin rouge 1889 veya mmm lipstick on tarzı bir yorum beklememek lazım. yine haşhaş kullanımı da elbette biraz konseptsel (bu kelime çok zorlama oldu sanki) bir durum, zaten haşhaş nasıl kokar ki veya bir kokusu var mıdır, bunu da bilmiyorum açıkçası. görüntüsü gerçekten çok güzel olan bir çiçek ve parfümün tüm konsepti bunun üzerine kurgulanmış fakat koku olarak ne katmış bilmiyorum özetle.
bu parfüm için kullanabileceğim betimleyici kelimeler şunlar olurdu;
zarif, naif (ama mıymıntı değil), feminen, pudralı, kremsi, sıcak, şık ve köşesiz.
femme fatale bir parfüm değil, mesafeli bir parfüm değil, fazla dikkat çekici veya rahatsız edici bir parfüm hiç değil.
her yaş grubundan kişinin, yaz ayları hariç her tür okazyonda rahatlıkla kullanabileceği, iltifat alabileceği, silajı bir hayli vasat olsa da ortalamanın üstü kalıcılıkta gayet keyifli bir ten parfümü bu. üstünüzde taşıdığınızda mutlu ve huzurlu hissettiren bir aurası var.
kimileri bu parfümü kilian-rolling in love'a benzetmiş ama ben buna katılmıyorum. hakikaten benzer havada olabilirler ama kilian'ın meyve reçellerine olan mesafem yüzünden belki de ben bu konuda objektif kalamıyorum. yani scarlet poppy çok daha elegan ve ağırbaşlı bir tarafta bana göre.
koleksiyonumda bittikçe yenilemek isteyebileceğim bir jo malone parfümü olmasını istediğim taktirde o parfüm bu olacaktır bundan sonra.
edit: ukte dolduruldu.