52.
geçen gün beşiktaşta poco diye bir mekanda çilekli olanı içtim gerçekten çok beğendim. normalde ön yargım vardı fakat öyle olmamak lazımmış.
51.
Yazın eve kargoyla sipariş vererek soğuk halini yaptığım çay türü. Çok güzel bir marka var, metal kutularda farklı aromalarla satıyorlar be yanında sticker hediye ediyorlar. Yazın bol buzlu yapıp üstüne biraz soğuk süt ekleyince içimdeki sıkıntıların akıp gittiğini ve temizlendiğini hissediyorum.
50.
kınalı su içiyor gibi hissettiren çay benim için.
49.
moda'da lattesini denemiştim, berbat bir deneyimdi. Bu kadar kötü bir şeyi kimse içemez diye düşünüyorum, o yüzden içtiğim yerin kötü yapmış olduğunu tahmin ediyorum. çayı da bu kadar kötü müdür acaba diyerek asla cesaret edemeyeceğim içmeye. bence herkesin damak zevkine uygun değil bu tarz çaylar.
48.
baya havalı ama tadı herkese hitap etmeyebilir. Enerji veriyor, antioksidan dolu falan ama sevmeyen de çok.
47.
istanbulda gerçek matcha içmek istiyorsanız toganoo tea'den şaşmamanız gerekendir. farklı tatlar denemeye açıksanız beyoğlu harman'daki matcha tonikleri ve osmanbey kyo matcha'daki hindistan cevizi suyuyla yaptıkları matchayı denemenizi tavsiye ederim.
46.
ben popüler kültür kölesi olduğum için (üzgünüm ama bu kabullenemediğim bir gerçek) denemeden edemedim tadı hoşuma gitti ama her yer güzel yapamıyor bence. beğenmesem içmeye devam etmem.
45.
ben de sağlığından dolayı abartılan bir ürün olduğunu düşünüyordum ama yurt dışında güzeline denk gelince gerçekten vay be dedim.
tadını çok sevince nasıl yapıldığını ve bizdeki çoğu matcha'nın neden ölü balık gibi kokup tattığını merak edip biraz araştırdım. işin ustası japonlar bu çayı yaparken, ilk olarak bitkiyi önemli zamanlarda bölgesel olarak gölgede bırakarak, çay yapraklarına yüksek miktarda klorofil ürettiriyorlarmış. sonra yaprakları seçmece toplayıp, hızlıca buhara tutup soğutarak, klorofili yaprağın içine hapsetmiş oluyorlarmış. en sonda da genellikle taş değişmenlerde çoook yavaş bir şekilde toz olana kadar öğütüyorlarmış. yavaş olması, klorofilin ezildikçe ısınıp yanmaması için çok önemli ki, geleneksel taş öğütücülerde 1 saatte ancak 50-60 gr matcha üretilebiliyormuş. bizim piyasadakilerin hatası nereden başlıyor bilmiyorum ama hiçbirinde klorofil namına bir şey kalmamış gibi.
bunlar dışında koicha ve usucha diye iki ana versiyonu varmış. koicha (koyu çay), bol matcha kullanılarak hazırlanan yoğun kıvamlı ve aromatik bir çay olup, daha çok özel günlerde tüketiliyormuş. usucha (açık çay) ise, daha günlük olarak tüketilen hafif bir çay oluyormuş. yalnız şöyle bir durum varmış; koicha hazırlayacaksak mutlaka yüksek kaliteli ceromony grade bir versiyonunu tercih etmeliymişiz ki, çayımız acı olmasın. yaşı 30'dan az çay ağaçlarının yaprakları daha güçlü tattığı için az matchayla yapılan usucha'ya uygunken, 30 yaşından yaşlı ağaçların acısı azalmış olduğundan dolayı koicha'ya uygun oluyormuş. acılıktan kasıtlarının, kötü üretim-bayatlıkla alakasının olmadığını düşündüğüm için bunu da eklemek istedim.
son bir kaç yıldır da yurt dışında gördükçe almaya çalıştım. aldığım food grade çaylar bile maalesef wefood'unkinden güzeldi mesela bence de. burada ise chado'nun ceremony grade matchasını birkaç kere alıp memnun kalmıştım. firmanın çok üst düzey ürün ithal ettiğine eminim ama insana hayatı sorgulatmayacak fiyatlı alternatifler bilip önerebilecek kimse varsa çok sevinirim
18 şubat 17:46
18 şubat 23:47
44.
bana çok abartılı gelmiştir hep. ne zaman patladı da insanlar bi anda deli gibi bunu içemey başladı anlam veremiyorum. tadı damak zevkime göre değil.
43.
wefood'un matcha çayını aldım, allahım böyle rezil bir tat olamaz, sanki kına içiyormuşum gibi. dolapta duruyordu en son, attım mı bilmiyorum. ne kadar faydalı olursa olsun midenin kaldırmadığı şey vücuda da iyi gelmez bence.
tanım: bir tür çay
11 şubat 20:09
11 şubat 20:10