9.
ay biz üç sene mardinde çok güzel bir dört gün geçirmiştik. ss tam adamına sordun şimdi sana tüm bildiklerimi anlatıyorum.
-manastırlar şehirden uzak ve birbirleri arasında da mesafe var. ayrıca sınırdan gittiğiniz için tek başınıza araba kiralayıp falan gezmek çok sıkıntı. o yüzden mutlaka turla gezin kafanız rahat olsun. ben gittiğim dönem çok aktif bi tur vardı hep o çıkıyordu ama bana oteldekiler mi ne "sakın ona gitmeyin çok kalabalık oluyor keyif alamazsınız daha küçük ve iyi birini önerelim size" dediler. ben başta birine yönlendiriyorlar sandım hatta ama otelin önünden alacak nasıl olsa diye bir rahat olduğu için tamam dedim. ama çok çok iyi yapmışım. diğer tur şirketi kocaman tur otobüsü ile 200 kişi gezerken biz küçük bir serviste 6-7 kişi bütün gün gezdik, rehberimiz de çoook tatlı ve yerli biriydi. tur programında olmayan ekstra bir iki yere de götürdü bizi. martur mardin'miş adı rehberime öyle kaydetmişim istersen numarasını da yazarım. özetle mutlaka turla gezin.
-turla zaten deyrulzafaran, mor gabriel manastırına falan gideceksiniz. ben en çok bu ikisinden etkilenmiştim. deyrulzafaran mor gabriel'e göre daha küçük ama tarihinin eskiliği, yeri etrafı falan beni benden almıştı. mor gabriel de gerçekten game of thrones'ta gibi hissettiriyor insana.
-eski mardinin içindeki cami, kilise ve müzeyi biz ilk günümüzde yürüyerek gezmiştik. hem eski mardinin içinde kendi kendimize bir gün geçirdik güzel oldu.
-yemek konusunda en popüler ve iyi yer cercis konağı. biz en güzel akşamı ona ayırdık keyifli olsun diye. manzarası güzel diycem şimdi dümdüz ova ama öyle değil :) ambiyans olarak çok güzel. süryani şarabını ben çok sevdim o yüzden gittiğim her yerde onu içtim ama cercis'te falan rakı içiyordu insanlar. o yüzden rakı içecekseniz bence cercis'te için çok keyifli olabilir. cercis için belki rez yaptırmayı düşünebilirsiniz güzel bir masa ayarlarlar en azından. fiyatları diğer yerlere göre bir tık yüksekti ama istanbulla falan kıyaslayınca ucuz bile kalıyordu biz gittiğimiz zaman şu an ne olmuştur hiç bilmiyorum. burada meşhur bir meze tabağı var. biz çok meze sevmesek de denemek güzel olmuştu lezzetliydi. diğer tüm yediğimiz her şey güzeldi.
-ikinci en beğendiğim yer de bağdadi. konak içinde gibi bir yer burası cercis'ten farklı olarak. ortam çok güzel. yemek olarak da kebap yemiştim diye hatırlıyorum lezzetliydi gayet. müzik falan da oluyormuş da biz o gün erken yemiştik.
-en beğendiğim yerse leylan cafeydi. kat kat terasları var. her akşam leylan'da terasta oturup süryani şarabı içip sohbet etmiştik. unutamıyorum o akşamları çok farklı bir dünyada gibi hissettirmişti bana o ortam...
-bir de günbatımının çok güzel izlendiği bir cafe var kesin görünce tanırsınız ya da sorsanız herkes söyler. biz üç gün de gün batımı saatini kaçırdık çok üzülmüştüm buna.
-çaylarını ve kahvelerini ben pek içemedim. normalde kahve aşığıyımdır, çayla aram yok ama ikisi de acı ve baharatlı gibi keskin geldi bana. ben orada olduğum üç gün de dümdüz türk kahvesi içtim her yerde. süryani kahvesi içirmek istiyorlar mutlaka hatta bir yerde bana türk kahvesinin yanında ikram süryani kahvesi de getirdiler deniyim diye ama kakuleli falan ben sevmemiştim. yine de deneyin tabii.
-mardinin asıl meşhur yiyeceği mavi badem şekeri. ben kilo kilo getirdim buradaki herkese, herkes bayıldı. çok güzel bir şey gerçekten amaa orada çok büyük ve herkesin aldığı bir yer var oradan değil. oranın bademleri güzel değilmiş. bana turdaki rehber sakın oradan alma benim söyliyceğim yerden al dedi. ismini hatırlamıyorum ama mardin arkeoloji müzesinin önündeki merdivenlerden inince caddenin karşısındaydı yeri. tiramisulu badem şekerini de çok sevmiştim ben.
-otel olarak da bence kesin eski mardinde kalın. boşu boşuna yol gitmeyin yürüyerek otelinize dönersiniz hemen eski mardin küçücük bir yer. biz zinciriye'de kalmıştık oradaki en pahalılardan biriydi. biraz gitmişken güzel bi yerde kalalım tarihi dokusu olsun falan demiştik. odamız çok küçüktü ama yatak yüzünden yürünecek yer yoktu. otel iyidi, temizdi her şey ok ama beni hareket edecek alan olmaması sinir etmişti. oda seçerken mutlaka pencereli veya balkonlu önü açık bir oda seçin çünkü gece çoook sıcak oluyor. ki biz eylülde gitmiştik yazın giderseniz daha fena olur.
-mevsimden bahsetmişken eylül sonu gibi gitmemize rağmen güneş çok fenaydı güneş kremini bol bol götürün mutlaka. asıl tura çıktığınız zaman şapka mutlaka alın. ben zaten güneşe karşı hassasım ayaklarım falan bile yanmış yara olmuştu.