yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (1669)
    • medya (15)

    1669. Bu aralar çok zorlanıyorum. Yokluğun çok zorluyor. Yıldönümümüz de geçti. İyiyim dedim ya tamam çok etkilenmedim. Ama ertesi günden beri daha çok acı çekmeye başladım. Yine rüyalarımda hep sana gelmeye çalışıyorum. Ölmemiş diye düşünüyorum. Gelcek birazdan görücem. Sonra bir şey oluyor sen gelmiyorsun. Öldüğünü anlıyorum. Kabullendim desem de gönlüm kabullenmiyor. 10 saniye içerisinde veda edemeden öldüğünü kabullenemiyorum. Kimse ne hisettiğimi bilmiyor. Rüyalarımda daha çok özlediğimi anlıyorum.

    En yakınımdakiler bile ne hissediğimi anlamıyor görmüyor. Annem konuştuğun birisi var mı diye soruyor. Mutsuz görünüyorsun ne oldu diye soruyor. Uzak herkes bana uzak... Hala sevdiğimi, özlediğimi düşünmüyor kimse heralde. acıyı yaşamayan bilmiyormuş.

    14 aralık 00:22

    1668. Sevgili günlük, 

    Öncelikle kuracağım cümleler avunma cümleleri değildir. 30 yaştan sonra deneyimler, ilişkiler, sınırlar, güç, atılganlık, kendine bakım vermek... bunların hepsi demleniyor ve çok lezzetli oluyor. Üzülmüyor musun üzülüyorsun geçeceğinin farkında olarak, üzüntüye ve diğer tüm duygulara mesafe alarak ve hepsinin insan olmanın sonucu olduğunu bilerek. İhtiyacının peşinde koşan, bunu önceleyebilen bir kadın olduğuma mutluyum. 30lar çok güzel dediklerinde "ayneeeeeen ayneeeeen öyledir " diyen ben 30'lar gerçekten güzel gelsenize diyorum. 20li yaşlarıma tekrar dönsem "durma, yaşa, biriksin, demlenince çok güzel olacak" derdim. Şimdi 33 yaşımda bunu kendime söylemeden yapıyorum. Çok zorlayıcı yaşantılarımın olduğu şu günlerde bunları kendime hatırlatmaya ve kendimi onurlandırmaya ihtiyacım var biliyorum. 

    13 aralık 01:36

    1667. buraya uzunca içimi dökeceğim çünkü aylardır hissettiğim bu hisle asla başa çıkamıyorum, belki benimle benzer durumu yaşamış birileri olabilir, bir mesaj uzağınızdayım.

    kaybolmuş hissediyorum. kelimenin tam anlamıyla kaybolmuş hissediyorum. ne bana mutluluk verir, ne yapmalıyım, ne hissetmeliyim bilmiyorum. çok uzun zamandır hevessizim, hevesli olmam gerektiğini hissediyorum ama her şeye hevessizim. ve bunun sebebini biliyorum. zamanında çok istediğim bir şey gerçek oldu ve o şey de maalesef benim sınavım oldu. bu kadar çok isteyip elde ettikten sonra yaşadıklarımı aşmam çok zor oldu. sonra hayatta hiçbir şeyi fazla istememem gerektiğini fark ettim.

    bu durumu fazla mı içselleştirdim bilmiyorum. önceden hayalleri hedefleri olan ve bunları gerçekleştiren birisiydim, duygularımı rahatça yaşar ağlamak istediğim yerde ağlar gülmem gereken yerde gülerdim. bu yaşadığım hayal kırıklığından sonra kendimi çok dinler oldum. yaptığım ve yapmadığım her şeyin altında bir neden, bir anlam bulmaya çalıştım. bulamadıkça da kayboldum.

    artık hiçbir duygumu tam olarak yaşayamıyorum. kpssde ilk 100e girdim mesela herkes buna çok güzel derken ben zaten beklediğim bir şeydi diye bunu çok görmüyorum. kendimi takdir etmem gereken yerde gerçekten edemiyorum. içimden gelmiyor yani. insanlar ne güzel kendilerini pazarlıyor. herkes atama heyecanı kontenjan peşindeyken bende sıfır heyecan. sınav sonrası online bazı işlere baktım önceden çatır çatır başvuru yapar iş kovalar ve bulurdum yok hevessiz hevessiz 3-5 yere başvurdum red gelince daha başvurmadım. önceden kendime bir şeyler almak için motive olurdum şimdi dışarı çıkmıyorum ki ne gerek var diyorum. böyle olunca çalışmıyor oluşum da gözüme batmıyor. 

    bu durumun için destek de aldım, ama herkesin dediği şey şuydu bir yıl zaten eve kapanıp ders çalıştın güzel de bir başarı elde ettin istediğin filmi izle, istediğin saatte uyu/uyan. yok, bunları yapasım da gelmiyor. bir arkadaşım kötü şeyler yaşadığını ve tamamen me time odaklı yaşayıp 50 kitap 100e yakın film bitirdiğini söyledi ve ben ona imrendim biliyor musunuz? çünkü ben bir me time bile yapamıyorum. hiçbir anın tadını alamıyorum. düzenli bir hayat yaşamaya çalışıyorum mecburiyetim olmasa da erken kalkmaya erken yatmaya kalkıyorum. herkes diyor ki istediğin saatte uyu/uyan nasılsa çalışma başlayınca böyle bir fırsatın olmayacak, ben buna ilk okey diyorum ama sonra yok. film açıyorum diziye başlıyorum sonra içimden "bir şeyler yap" dürtüsü kendisini yeniden gösteriyor. sonra hop yapmaya başlıyorum mesela bir işe merak sardım, başladım ama devam ettiremedim, yine iç çatışma başladı içimde. bir tarafım ağırdan al acelen yok derken diğer tarafım odaklan sana da meşguliyet olur diyor ve ben hangi taraf baskın bilmiyorum.

    instagramda bir sayfa açtım kendimce ilerliyorum hoşuma da gidiyor içerik paylaşmak daha birkaç hafta oldu, yüzümü göstermiyordum bugün bir karar aldım mikrofon falan sipariş edip yüzümü de gösteririm diye ama akşama kadar ya şu görürse ya bu olursa diye düşünüp ondan da vazgeçtim. ya da bir gün içerik üretmeye çok hevesliyken akşamına bu heves gidiyor.

    hani diyorlar ya hayat düz çizgide ilerlemez duygularını yaşa, kendine şefkat göster. ben bunu uygulamaya çalışıyorum, yapmadığım veya yapamadığım şeylerde "tamam sakin acelen yok" diyorum ama bu his birkaç dakika falan sürüyor. gün sonunda kendimi bugün de hedeflediğin şeyleri gerçekleştiremedin derken buluyorum. hedeflerim de literally küçük şeyler bu arada.

    bir süre sonra bir işe başlayacağım inşallah, ama bu sorgulamaların da hevessizliğin de biteceğini sanmıyorum. yani umarım biter ama ben bu kendimle savaşta olma halinden o kadar yoruldum ki. hangi şeyi yapsam iç sesim yapmadığım veya yapmak istediğim şeyleri aklıma getiriyor. sonra dış sesim de resmen "istediğin şeyleri yaptın da ne oldu?" diye travmalarımı hatırlatıyor. bilmiyorum günlerim bir şeyler yapmaya çalışıp hiçbir şey yapamadan geçip gidiyor ve bundan pişman olacağımı da maalesef biliyorum. acaba üç gün falan sadece ama sadece boş boş duvara baksam çözülür mü? hani diyorlar ya neyi sevdiğinizi bulun, ben bulamıyorum, bulsam da tutunamıyorum. bunun çözümü nedir nasıl hallederim bilmiyorum ama 26 yaşında dışarıdan çok cıvıl cıvıl gözüken bir kadın olarak hayata karşı bu kadar hevessiz bu kadar düşünceler içinde boğulan bir kadın olmak beni çok yordu.

    6 aralık 22:15 6 aralık 22:26


    1666. üniversitede kanlı bıçaklı olduğum kızı az önce iş yaparken mailbox'ımda gördüm.

    Biz bu sevmediğimiz insanlara hayatımız boyunca maruz kalacak mıyız ya. kızla 6 senedir hiçbir şekilde muhattabımız olmadı bir anda mantar gibi mailbox'ımda bitii. o da benim ismimi görünce benzer şekilde hissettmiştir belki.

    neyse biraz stalk yaptım iş hayatı yolunda gitmiş ve o sırada benim iş hayatı hiç yolunda gitmedi. yani başlatmayın pluton oğlak geçişine ama hiç adil gelmedi. ben tam burslu okumuş, 3.4 ortalama yapmıştım, daha sonra da üstüne tezli yüksek lisans yapmıştım ve o yarı-burslu 2 küsür ortalamayla mezun olmuştu. bir kez daha anlıyorum ki hayatta başarı hiç de çalışmaya iman şeklinde olmuyor. her konuda olduğu gibi iş hayatında da şans faktörü bambaşka ( ki bunu son 3 senede maalesef kötü tecrübelerle çok iyi anladım). bunu okuduktan sonra kıskanç / çekemeyen diyenler olacaktır. varsın deyin yani. ben diğer insanlar kötü/mutsuz/başarısız olsun demiyorum sadece ben de en azından verdiğim emeklerimin karşılığını alayım iyi / mutlu/ başarılı hissedeyim.

    bazı konularda allah'a çok kırgınım maalesef.

    28 kasım 12:04

    1665. Hani bu sanat sepet işlerinde para yoktu? Bugün 2 saatlik Workshop'a çok saçma bir miktar ödeyecek gittik. hoca size model resmi çok az göstericem dedi, modele bakmadan modeli yaptık neden mi?  çünkü kimsenin heykeli modele benzemedi! Benzetmek gibi bir niyetleri de yoktu zaten. Müthiş iş ya, şahane bir beyaz yaka aktivitesi! 

    28 kasım 02:19

    1664. dün tiyatrodaydım ve yanıma ailesinin zoruyla geldiği bariz, tiyatroya pek de ilgisi olmadığı 50 metre öteden belli olan bir neandertal oturdu. bacaklarını pergel gibi 180 derece açtı. oyun zaten tek perde hepi topu 55 dakika. ona bile sabrın yoksa ne diye geliyorsun be angus. bir o yana döndü bir bu yana arada homurdandı falan tüylerim diken diken oldu. oyun allahtan tek perdeydi. iki perde olsa ne yapardım bilmiyorum. erkeklerin kamu alanlarında bacaklarını fazla açmaları bir şekilde engellensin ya devletten talep ediyorum.

    27 kasım 13:24 27 kasım 13:25

    1663. sevgili süslük eski 'kız neşem'in geri geldiğini hissediyorum. belki aylar sonra hayata döndüğümü hissediyorum. evet dünya güzel bir yermiş güneş doğmaya devam ediyormuş hiçbir şey o kadar da zor değilmiş :) bu noktaya gelene kadar öldüm öldüm dirildim, bırakın evden çıkmayı 10 gün boyunca yataktan çıkmadığım, kimseyle konuşmadığım, camı açmadığım oldu. ama hayata geri döndüm sanırım. şükürler olsun allahım. bu neşe bu üretkenlik bu çalışkanlık bana o kadar iyi geliyor ki resmen geçtiğimiz bir yıla dönüp bakınca karanlık mağaranın içinde çamura batmışım gibi görüyorum kendimi

    2 kasım 03:54


    1662. (link: https://www.suslusozluk.com/süslü-sözlük-itiraf?i=1342793 Bu girdimde) birisine tutuldum demiştim. Artık tutulma sinire ve nefrete dönüştü süslüler. Bir süredir beni görmezden geliyor. Ona inat ben de adım atmıyorum. Ben de görmezden geliyorum. Reddeceğinden yüzde yüz eminim. Elim kolum bağlı oturmak beni gıcık ediyor, gıcık ettikçe de kafama takıyorum. O gününü gün ediyorken ben hayattan soğudum, umudum kesildi. Kendimi utanç ve rezillik içinde buldum. Gerçekten yaptığım çoğu şeyden keyif almıyorum. Arkadaşlarım başkalarıyla flörtleşmemi öneriyorlar ama yok, yapamıyorum. Cesaretim yok, nefret ediyorum romantik ilişkilerden. Zorlanıyorum, çok zorlanıyorum. Böyle bir şeyi kafaya takacak kadar gurursuz olmanın acısını çekiyorum. Hayattaki sınavım gönül işleri olmamalıydı. Yapamıyorum. İçimi dökmek rahatlatmıyor. Hiçbir şey rahatlatmıyor. 

    4 haziran 17:30

    1661. Bugün sana daha çok ihtiyacım var. Gün geçtikçe daha zor oluyormuş. Beni senin hasretin öldürecek sonra sana kavuşcam gibi hissediyorum. Ne konuşabildim ne yazabildim bugün. Hiçbir şey yapamadım. Beceremedim yine. yokluğun canımı çok acıtıyor. Herkesin sevdiği yanında hayat devam ediyor klişesini söylüyor. Bilmiyorlar ki benim hayatım durdu yok işte. Benim senden başka kimsem yok.

    Bomboş bir odada sessiz hücredeyim sesimi duyan yok. Çıkıp senin yanına gelmek istiyorum artık. Bari bir kez veda edebilseydim.

    25 mayıs 18:42

    1660. Bunu yazacak doğru başlık bu mu hiç bilmiyorum değerli sözlük ama bugün bir haberi okuyup hıçkıra hıçkıra saatlerce ağladım. Gencecik hayatının baharını dahi yaşayamadan koparılıp giden 20 yaşında akça pakça temiz yüzlü bir çocuk gördüm haberlerde. Okul harçlığını çıkarmak için kuryeliğe başlayıp, haince 25 yerinden bıçaklanarak vefat ediyor. Hani derler ya kelimelerin bittiği yerdeyiz, Türkiye olarak şuan tam oradayız. Bu genci koruyamadıysak eğer bize yazıklar olsun. Yaşadığımız hayatın da, atalarımızın kanını döktüğü bu toprak parçasının da bir anlamı yok artık. O minicik süt kuzusunu bu vahşi yaratıklardan koruyamadıysak, geleceğimizi de kaybettik, bizi bizi yapan değerleri de. Süslülere en büyük tavsiyem lütfen dövüş sanatlarına yönelin, bol bol spor yapın kendinizi koruyun çünkü yasalar bizi korumayacak. Canım o kadar acıyor ki bu haberi okurken bir parçamı da alıp götürdü. 

    15 mayıs 00:56