1461.
Kampanyaya ben de dahil oldum, zira tüketim çılgınlığından ben de kendimi alamadım. Özellikle son 3 yıldır, trendyol teslim noktalarının yaygınlaşması beni alışveriş çılgınlığına itti. Onlar olmasaydı evde olmuyorum, kargoyu kim alacak derdinden öyle bir alışkanlığım yoktu. Sadece lazım olan bir şeyi yakındaki bakkala söylüyordum, ama bu konuda onlara da çok rahatsızlık vermek istemediğim için gerçekten ihtiyaç duyduğum ve internetten almam gereken bir şey olmasına dikkat ediyordum. Sonra teslim noktaları yaygınlaşınca, ben de esnaf pointle ahbap oldum.
İnstagrama girer gibi trendyola girdiğimi ve saatlerce gezindiğimi, ürün favorilediğimi, kimisini satin aldığımı hatırlıyorum. Zaten fiyatı düştü uyarısı büyük sorun, insanda almam gerek hissi oluyor. Yukarıda bir süslü yazmıştı çok haklı, bize yakışacağını düşündüğümüz her şeyi giymek zorunda değiliz. Eskiden bayramdan bayrama alışveriş yapılırken gün aşırı yeni bir şey almaya başladım. Şimdi taşınacağım mesela, bir sürü kıyafet dolu ortalık. Kilo verince giyerim parçaları da var tabi, yani sürekli ekliyor ama vazgeçemiyorum da. Çünkü çöpe atmak istemiyorum, ya birine vermek gerek ya da kullanmak gerek. Geçenlerde şu haliyle çok uzun bularak giymediğim bir tişörtümü kestirmeye ve daha kısa bir halde giymeye karar verdim. Eşyanın sorumluluğunu da almak gerek.
Çok fazla kozmetik filan almazdım, ama yine de olması gerekendne fazla parfümüm var. Bu çok kişisel bir konu ama benim için iki parfum yeterli, şu anda 5 tane olması da rahatsız ediyor. İki roll-on aynı anda kullanmamalıyım ama almışım işte kullanıyorum. Kremim bitmeden krem almıştım, üstüne doğum günümde vücut kremi hediye geldi, fazlalık oldu işte.
Bunların yanında enflasyon ve pahalılıktan da stok yaptım. Dediğim gibi kişisel bir konu ama iki kişilik bir evde 4-5 yumuşatıcı bulunmasına gerek yok. 5 yumuşatıcı benim 5 ay sonraki masrafımken şimdiye gereksiz bir yüklenme yapıyorum. Stok bir adetten fazla olmamalı diye düşünüyorum.
Mutfak da buna dahil. Eskiden şehriye mi bitti hemen gidip alayım diye düşünürdüm. Oysa şehriye bittiyse erişte de kullanılabilir diye düşünüyorum. Evdekileri tüketme ve muadil bulma çabasındayım. Buzluğumdaki yiyecekleri ya da konserveleri tüketmeye kıyamazdım. Sanki onlar bana hizmet etmiyor da ben onları evimde misafir ediyorum. Artık tükettiğim şeyden mutluluk duyuyorum. Yani yanlış anlaşılmasın stokçuluk ve saklamaktan bahsediyorum, onları hakkını vererek kullanmaktan mutluluk duyuyorum.
Ama biliyorum ki ben henüz tam anlamıyla kurtulmadım bu tüketim çılgınlığından. Elimden geleni yapıyorum.
1460.
etrafimizda bu kadar cok tuketelim diye dolasan insan ve reklamlar oldugu surece bu basliga hep yazacagim...
Ben hergun ne kadar harcadigimi excele yaziyorum. Ama yazmanin cok fazla etkili olmadigini fark ettim.
Para ile olan iliskimi degistirmem gerektigini fark ettim. Uzerinde dusundugum basliklar sunlar:
1- Kredi karti kullanmamak - ister istemez orada limit oldugu surece ihtiyaciniz olmayan veya hesapta olmayan birseyler aliyorsunuz... Bu sebeple kredi kartimi kesip attim, bir bucuk ay oldu ve hala taksit odemelerim var. Bir sey alacak oluyorum online alamiyorum.. bir kac gun aklima geliyor ama bir hafta sonra gercekten ihtiyacimin olmadigini goruyorum. Yastik ihtiyacim oldu, gittim magazadan nakit para ile aldim. Simdi diyeceksiniz bu ekonomide yapamayiz, esas bu ekonomide bunu yapabilirsiniz... Emin olun, gereksiz yaptiginiz harcamalar kredi karti ile elde ettiginiz kardan daha fazla. Onumuzdeki ay odemek zorunda oldugum bir kredi kartim olmayacak ve hafifledigimi hissediyorum.
2- Baskalari icin hayati yasamak - baskasi ne der diye hicbir sey yapmiyorum. O kiyafet, bu ayakkabi derken 20li yaslarin basinda parami bosyere savurmusum. Cok yakisan klasik bir ayakkabi ve elbise beni 5 sene goturur. Kim ne demis umrumda degil... Zaten yargilayan insanlarin cogu kendi hayatinda mutsuz, o yuzden yargiliyor baskalarini.. ben parami baskalari mutlu olsun, begensin diye kazanmiyorum. Parami yatirim yapmak ve ilerde daha rahat yasamak icin kazaniyorum. NOKTA.
3- Ek gelir yontemleri kesfetmek - Daha once yazilmis mesela iyi bir hobi veya ilgilendigin bir konu ile ilgili calisirsak disaridan baska bizi doyuracak birseyler aramayiz. dogru... bir de bu hobi ve ilgi alanindan ekstra para kazanmak icin caba sarf edersek bize ek gelir getirebilir. bunun uzerinde caliscam.
4- Birikim - her ay gelen paranin yuzde 10 u direkt birikim hesabima atiyorum ve bu para dokunulmaz ve pazarlik yapilamaz bir para. her ay belli alanlara ayirdigim para var, ornegin eglence. o ay disarda yemek veya seyahat icin para ayiriyorum. hayatimizi da yasamaliyiz :)
Simdilik bu kadar. Paraya dokunarak harcamak cok sey degistiriyor.
Yeni fikirler ile tekrar gorusmek uzere...
9 ekim 16:17
9 ekim 16:20
1459.
Benim tuketim askimiza dusunebildigim tek care hobi sahibi olmak. Oyle sofistike seylerden de bahsetmiyorum. Kafamizi mesgul eden, gonlumuzu doyuran, huzurlu zaman gecirmemizi saglayan bir hobisi olunca insanin alisveris/yeni esya icin istahinin bu kadar fazla olmauacagini dusunmeye basladim. elisi yapmak, bir sporu ogrenmek, yeni yemek tarifleri ogrenip kendini gelistirmek, artik akliniza ne gelirse. Bence alisveris biraz acliktan yaptigimiz birsey. O ic huzurunu, doygunlugu saglayacak birsey bulsak o kadar sacmalamayiz onuncu ruj, besinci gomlek alma pesinde kosmayiz sanki.
1458.
şu sıralar sosyal medyada “underconsumption-core” ile kendini gösteren şey.
tiktok trendi olarak başlayan bu “az tüketim” akımı; ya varlıklı olup gereğinden fazla şey almayanların ya da durumu olmadığı için elinde avucunda ne varsa sonuna kadar kullananların “bakın, ürünleri nasıl da bitene kadar kullanıyorum” içerikli videolarından oluşuyor. aslında bu başlık altında tartışılan ve önerilen her şey ile fazlasıyla paralel olsa da minimalizm akımı ile aynı kaderi paylaşacağını düşünüyorum. nasıl minimalizm bir estetik algı ile özdeşleşip herkesin “elimdeki fazlalıkları attım, onun yerine bu her şeye yeten cart curt ürünü aldım” şeklinde tekrar link vermesiyle sonuçlandıysa bu az tüketim akımının da yerini “her şeyi declutter ettim, elimde çok az ürün var artık, yeni çıkan ürünleri alabilecek yer açıldı!” söylemlerine bırakacağını düşünüyorum.
çünkü bu akımlar asla toplumun bilinçlenmesiyle son bulmuyor, yukarı kaydırmalı, profile sabitlenmeli linklerle son buluyor.
1457.
yavaş yavaş katılmayı düşündüğüm kampanya. elimdeki kozmetik ürünlerini bitirmeden yenisini almayacağım. özellikle ruj ve gloss o kadar fazla var ki hepsi 1 yıl götürür diye düşünüyorum. 1 yıl boyunca hiç makyaj malzemesi almamak zor olacak ama dayabileceğimi düşünüyorum.
kıyafet olarak birkaç eksiğimi tamamladıktan sonra almamayı düşünüyorum. bir kıyafetim giyilemeyecek hale gelince ancak yenisini ekleyeceğim onu da gerçekten araştırarak kalitelisini alacağım.
cilt bakımı için influencerları dinlemeyeceğim. hepsi cildimi mahvetti. iyi bir dermatoloğa gidip onun önerdiği ürünler harici bir şey almayacağım.
2 yıl boyunca ev eşyası da almayı düşünmüyorum. eşyalı bir eve çıktım ve hiç eksik yok gibi bir şey. böyle bir eve çıkacağımı bilmeden indirimden bazı eşyalar almıştım. onları kullanmayıp 2 yıl sonra evlenince yeni evime götüreceğim.
gıda konusuna gelince de haftalık yemek listesi yapıp alışverişimi ona göre yapmayı planlıyorum. böylelikle hiçbir şeyi ziyan etmemeyi düşünüyorum. ayrıca haftanın en az 5 günü evde pişireceğim dışardan sipariş etmeyeceğim.
benim planlarım bu yönde umarım gerçekleştirebilirim. burayı tekrar güncellerim.
1456.
Şampuan ve duş jeli yerine zeytinyağı sabunu
Tatilde yanıma şampuan ve duş jelı almayı unuttum. Otellerin verdiklerini kullanmayı da hiç sevmem. Otelin marketine gittim ama istediğim şampuanı bulamadım. O esnada doğal zeytınyagı sabunu gordum ve neden olmasın dedim. Ikısı bır arada, en fazla ne olabılır kı dedım.
Tatılın uzerınden 3 hafta geçti ve ben zeytinyağı sabununu şampuan ve duş jeli yerine kullanmaktayım.
Buklelerim belirginleşti, saçım hacim kazandı ve ınanılmaz parlaklık kazandırdı.
Tek sevmediğim yanı, saçımı durularken o gıcır gıcır his. Ama o da saç kuruyunca geçiyor.
Öze dönmek gibi.
1455.
Bu kampanyaya dahil mi bilmiyorum ama ben bankada ayrı bi hesap açtım. Bir şey beğendiğimde eğer ihtiyaç dışıysa oraya o kadar para atıyorum. Hesabımdan o para eksilmiş oluyor. Ay sonunda eğer o para attığım hesaptaki paraya ihtiyacım olmadıysa ve o almak istediğim şey hala aklımdaysa alıyorum. Çoğu zaman neyi almak istediğimi unutmuş oluyorum. O zaman da orada biriken parayla altın alıyorum.
1454.
"ya bunu da alayım ondan sonra başka bir şey almam, ihtiyaç sonuçta (değil)" demekten bir türlü katılamadığım kampanya. Arada bir şey almadığımı fark edip seviniyordum ne güzel uzun süredir bir şey almadım diye, şimdi fark ediyorum ki o zaman param olmadığı için harca-ya-mıyormuşum.
Ama en azından eskisi gibi aynı tondan beşinci farklı ruju almıyorum. Yavaş yavaş oluyor sanki he...
1453.
Birşeyler satın alma hissi geldiğinde bunun yerine evdeki toplamadığım yerleri topluyor yahut bir miktar parayı yatırım hesabıma atıyorum.
Elimdeki cilt bakım ürünleri beni zaten 2025e kadar götürür.
Kıyafet konusunda da artık dikiş dikmeyi öğrenene kadar nadiren kıyafet almayı planlıyorum. O arada ihtiyacım olursa çamaşıra falan alırım. Ama artık ürettiğim kadar tüketmek istiyorum. Elbette kalkıp soğan ekecek halim yok. Ama mesela yediğim yemeği kendim yapayım, giydiğim giysiyi dikeyim istiyorum.
Tanrım bana üretmeyi öğrenecek sabrı ve gücü ver.
1452.
6 şubat depreminden beri hicbirsey alamıyorum, depreme yakin olmayan bir ilde yaşamama rağmen videolardan medyadan cok etkilendim, insanlarin butun bir hayat boyunca biriktirdiklerinin, sevgiyle, umutla inşa ettikleri hayatlarinin, kisisel guvenligin kalesi evlerinin tek gecede enkazlar arasinda yok oldugunu gordugumden beri icimden birseyler koptu. Bakiyorum, geziyorum, begeniyorum fakat hicbirsey alamiyorum. Depresyon da degil, ruh halim normal sadece ne gerek var diye dusunuyorum artik, evde muadili var, yoksa da canim sagolsun gerek var mi ki diyorum kendime. Bilemedim.
12 temmuz 10:36
12 temmuz 10:37