1457.
boykot ve tüketmiyoruz kampanyası dahilinde bugünkü icraatlerimi not almak isterim. size de ilham olur belki.
-dün geceye kadar süren belli başlı işlerim olduğu için yanımda götürmeye öğle yemeği hazırlayamamıştım, yanımda sadece 1 paket bisküvi vardı onu yedim. hiçbir şey almadım, sipariş etmedim. tavsiye değildir ama iradedir.
-dışarıdan kahve/abur cubur almadım.
-düzenli sigara içen biriyim, sigara almadım. alkol almadım.
-evimin daha yakınında olan migros yerine biraz daha yürüyüp yerel bir markete gittim. sadece ihtiyacım olan, bu mevsimin sebze ve meyvelerini aldım. nakit ödedim. sigarasız kaldığım için bir tane de papatya çayı aldım. ülkenin kahrı çekilmiyor öbür türlü.
-son olarak eve gidiş yolumda eslab kanzi tayfaya dik dik bakarak onları rahatsız ettim.
1456.
sevgili akanrimel'in başka bir başlıktaki girdisine ithafen 'geçirdiğimiz son birkaç günden sonra daha da anlam kazanmış, uygulanması vatandaşlık görevi olmuş kampanyadır' diye tanım yaparak başlığı up'lamak istiyorum.
tüketimden gelen gücümüzü kullanıp temel ihtiyaçlarımız dışındaki ürünleri tüketmeyi ve yandaş markalara para kazandırmayı kesmek bilinçli ve sorumlu her vatandaşın en kolay yapabileceği boykot. burada da aklı başında, halkın iradesine vurdukları darbeyi gören ve artık bu yasakçı zihniyeti ve harami düzenini yıkmak isteyen pek çok genç kadın olduğunu biliyorum. artık gücümüzün farkına varalım ve bizim üzerimizden cebini dolduran bütün yandaş markaları, günlerdir sesini çıkarmadan ölü taklidi yapan internet ünlülerini, fahiş fiyatlama yapan firmaları tüketmeyi bırakalım, özellikle yandaş markaların sözlüğümüzde bir başlığı olsun, birbirimizi bu şekilde bilinçlendirelim diyorum.
1455.
Ben tüketmiyor değilim ama özellikle yeme içme dışında lüks tüketmemeye çalışıyorum. Yabancı bir kaynakta kişinin yatırım olarak en zor birikiminin ilk 100.000$ civarında olduğu, sonrasının kendiliğinden geldiğine ilişkin bir veri görmüştüm.
Bir çok insanın zaten ev araba gibi büyük edinimlerde bulunamayız o yüzden lüks tüketelim gibi bir kampanyaya yöneltilerek kandırıldığını görüyorum. Ben bunun gerçeği yansıttığını düşünmüyorum. İnsanları lüks tüketime yönlendirmek için böyle bir şey uydurdular. Lüks ürünler insana bir değerlilik algısı yüklediği için ve egoyu beslediği için de bu çok kolay oldu. İşin aslında anne-babalarımız gibi tüketirseniz gayet ev de alırsınız araba da. Dikkat edin onlar mutfaktaki sarı bezi bile aylarca kullanırlar, değil dior allık almak.
Asıl sorun gerçekten aslında "gerek olmaması". Kendinizi değerli hissetmek için size değer veren insanlarla vakit geçirebilirsiniz, lüks bir eşya almanıza gerek yok. Bence gerçekten lüks çoğu ürünün ortalama çoğu üründen farkı da yok. Elbette istisna bir çok ürün de var, önemli bir kalite farkı varsa tercih de edilebilir. Ancak benim çoğu arkadaşım para biriktirememekten veya kredi kartı borçlarından muzdarip ve yine de montundan çantasına cüzdanına her şeylerini lüks alıyorlar. Yakın bir arkadaşım geçen ay yurt dışına çıktığında 17 bin liraya barbour mont almış, buradaki fiyatına göre 5-10 bin daha ucuz olduğu için sırf. Geçen hafta para birikteremediği için üzülüyordu ve benim bu yaşta nasıl araba aldığıma şaşırıyorlar. Arkadaşlar ben kotonda indirimden mont alıyorum ve çok memnunum.
Özetle söylemek istediğim her şey çok pahalı, asla ev araba alamayız, o yüzden yaşayalım bu hayatı diye bir şey yok. Elbette yaşayın ama bu kapitalizmin insanları tüketime yönlendirmek için uydurduğu bir kampanya. Buna kanmaz ve gerekli olanla yetinirseniz her şeyi yapabilirsiniz. Hatta kalan parayla hayır işi bile yapabilirsiniz.
1454.
tuketmiyoruz kampanyasi biraz psikolojik bir savas vermeye benziyor gercekten.
sartlar artik keyfi harcamalara musade etmiyor maalesef, bunun yani sira tabi temel ihtiyaclar luks olmamali.
ben yatirim yapma uzerine calisiyorum son iki senedir, kredi karti kullanmayi birakali tam dort ay oldu ve nakit harciyorum. Cok zorlandim, cunku tomarla para tasiyorum ve bir anda bitiyor malum fiyat artislari ile birlikte. bir cok yerde para ustu alamadim cunku kimse nakit odeme yapmadigi icin bozuk paralari yok. ama cok iyi hissediyorum kendimi, hafiflemis hissediyorum. mesela oje alacaktim, tek renk bir tane alip ciktim cunku yanimda ekstra param yoktu, daha yemek yemem gerekiyordu. kredi kartim olsa eminim iki-uc renk alirdim. o kadar faydali oldu ki, kendi elimdeki para ile hareket etmek gereksiz harcama yapmami engelleyip sadece ihtiyaclarimi almayi sagladi. ustelik paraya dokunmak para ile iliskinizi degistiriyor. diger bir farkindaligim ise boyle alisveris yaparken paraniz yoktur ya da yetmiyordur, hani boyle kotu hisserdersiniz, sanki onu alirsaniz dunyaniz mukemmel olacakti ama alamiyorsunuz ve dunyaniz kararir gibi bir his. sanki o markaya muhtacsiniz gibi. aslinda degilsiniz :) hatta almazsiniz, dunyaniz daha iyi oluyor. siz onlara muhtac degilsiniz, onlar size muhtac. paranizi biriktirip belli bir noktaya geldiginiz zaman ekonomik ozgurluk acisindan, markalar size muhtac demek oluyor. umarim ne demek istedigimi anlatabilmisimdir. sevgiler...
1453.
Tüketmiyoruz ile tüketemiyoruz arasında ince bir çizgide gidip geliyorum. Giderek her şey lüks haline geliyor. Ayda bir kez arkadaşlarımla dışarda kahve içmek, bir şeyler atıştırıp sosyalleşmek lüks olmamalıl! Tiyatroya ya da sinemaya gitmek lüks olmamalı! Kitap satın almak lüks olmamalı! Kısa da olsa tatile gidebilmek lüks olmamalı! Sevdiğiniz birine, çocuğunuza, arkadaşınıza, anne, baba ya da kardeşinize hediye almak lüks olmamalı! Market rafında sırf meraktan tadını denemek istediğiniz çikolatayı, içeceği, yiyeceği almak lüks olmamalı! Yüzümüzü sabunla değil cildimize uygun bir yüz yıkama jeliyle yıkamak, kremlemek lüks olmamalı! Kendimizi mutlu etmek için 40 yılın başında bir kez ayakkabı, çanta ya da tişörtü satın almak lüks olmamalı! Sadece karnımızı doyurabilmemiz, başımızın üstünde bir çatı ve giyecek temiz kıyafetlerimiz olması elbette güzel ama sadece bunlarla yaşanmaz! Buna yaşamak değil hayatta kalmak denir! Oh içimi döktüm rahatladım. Tabii ki deli gibi alışveriş yapıp boş şeylere para harcayıp kredi kartı borcu yapın demiyorum. Mümkünse giderlerinizi kontrol altında tutun. Kredi çekip abuk subuk harcamayın. Ama yaşayın, yaşamanın hakkımız olduğunu unutmayın.
1452.
İnsanların ihtiyacın fazlasını tüketmemekle ilgili anlayamadıkları şey bunun kendinize karşı ama yine kendinize verdiğiniz destekle yendiğiniz bir psikolojik mücadele olduğu. O yüzden ama günde bir tane aldığım kahveyi kessem ne olur, zaten çok bir şey tutmuyor demek bu psikolojiyi anlayamadığımızı gösteriyor. Halbuki o dışarıdan alınan bir kahveyi artık almamak büyük bir mücadele için atılmış küçük bir adımdır. Küçük adımları başarabildiğinizi gördüğünüzde büyük adımları atmak için cesaretiniz artar. Ben ocak ayını kıyafet ve kozmetik almadan geçirmek için kendime söz verdim. Şu ana kadar becerdim, ancak henüz 10 gün oldu. Önümde daha 21 gün daha var, ama 10 gün gibi görece kısa bir süreyi bu kalemleri almayarak geçirdiğim için de kendimi tebrik ediyorum.
1451.
2026 yılına borçsuz girebilmem için yapmam gerekiyor. 2024 benim için tam bir tüketim yılıydı. Gözüm dönmüş gibi alışveriş yaptım. Üzgün olduğumda da, sevinçli olduğumda da bir bahane buldum ve alışveriş yaptım. Anlayacağınız üzere kredi kartlarım ve kredilerim çok tatlı geliyordu çünkü. Sonra baktım ki işin sonu çok da iyi bir yere gitmiyor, durdurdum kendimi. Şöyle diyeyim, filtre kahve makinem var ve her gün işe kahvemle gidiyorum. Her gün aldığım bir kahveyi bile almaz oldum. Mesela bu kış için bir kısa bir de uzun kaban izni verdim kendime. Yaz için de bir sandalet bir de klasik stiletto. Hepsi bu. Hem borcum var zaten hem de birikim yapmak istiyorum. Her ay kenara ne kadar koyabilirim bilmiyorum ama 1 lirayı bile küçük görmeden kenara koyacağım.
Açıkçası zaten her şeyin fiyatı, özellikle bu ay itibariyle, inanılmaz arttı.
Bu sene için tek bir lüksüm olacak o da Guns'n Roses konserine gitmek. Onun dışında ev, iş arasındayım, temel ihtiyaçlar harici, mağazalarda keyfi olarak alışveriş yapmayacağım.
2026 başında başarıp başarmadığımı tekrar yazarım. Şu ana kadar iyi gidiyorum.
1450.
Kendime güvenmediğim için bu başlığa yazmamıştım ama 2024 benim için tüketmiyoruz senesiydi. Kahve hariç, onu 2025'te hayata geçireceğim. Çünkü artık araba almak istiyorum. Hem de kredi bile çekmeden bunu yapacağım.
Bu sözlüğe ilk kaydolduğumda üniversitenin başındaydım. İnsanda irade olmayınca girdilerden etkileniyor arkadaşlar, o zamanlarda da çok aktifti ssözlük. Ben de hesabı kapattım. Sonra minimalleşme kararı alıp bu hesabı açtım. Minimalleşmem tabii ki çok zaman aldı.
60 küsur sadece kırmızı rujum vardı birkaç yıl önce. Çoğunu bitirdim, birkaç tanesi bozulduğu için attım. 100'e yakın ojem vardı. Ne gerek var bu kadar kolay bozulan üründen bu kadar fazla olmasına? Hepsi arka arkaya bozulunca sadece düzenli Kullandığım 5-6 tane renk aldım. Bitince gidip o tondan aldım.
Kendime bu şekilde ket vurmadıkça alıp alıp duruyorum. O kozmetik mağazalara girdikçe elim boş çıkmıyorum. Bu sebeple ihtiyaç dışında girmemeye başladım. Ped, şampuan gibi ürünler zincir marketlerde de indirime giriyor. Stok yapma alışkanlığım yoktu zaten. Bakım ürünlerinde elimdeki bitmek üzereyken indirimde gidip yenisini alıp çıkıyorum. Şayet kozmetik mağazalara girdiysem öncesinde ne alacağıma karar verip ona göre sadece onları alıp çıkıyorum. Artık bu usule o kadar alıştım ki markaların bölümlerinde gezmek bile keyif vermiyor.
Kozmetik dışı kısma da gelelim. Zor dönemlerden geçtim. Eve kapandığım süreçlerdendi. Bu sebeple dışarıda vakit geçirirken içtiğim kahveler, yanına aldığım tatlılar gözümde değildi. E problemleri çözdüğüme göre bu kısma da el atıyorum.
Sabit bir çalışma ortamım yok. Ofiste değilsem her yerde olabiliyorum ve kahvesiz yaşayamam diyenlerdenim. Geçenlerde minik bir hesap yaptım, sadece 2024 yılında kafelere verdiğim parayla çok güzel bir kahve makinesi alabiliyormuşum. Elimde çok kaliteli bir termosum var, filtre kahve için her türlü malzemem de var. Dışarıda olduğum günler, ilçelere yolculuk yaptığım günler termosa filtre kahvemi koysam akşama kadar sıcacık ve 750 ml kahvem olacak. Çikolatalı, tahinli filtre kahve yapmak da inanılmaz basitmiş. 2025 yılında bu usule geçiyorum.
Dışarıda yemek fiyatları inanılmaz derecede. Daha 2 gün önce arkadaşımla kahvaltı yaptık, 1100 lira ödedik toplamda. Arkadaşım şehir dışından geldiğinden dün akşam da dışarıda yedik. 2 tavuk sote ve 2 bira da 1000 liraydı. Evet, eş dost aktivitelerinden para kesilmez. Ayda yılda bir yaptığım şeyin lafını etmeyeceğim. Ama bu örnek üzerinden nereye vardığımı belirtmek için bahsettim bunlardam. Dışarıda aldığım simit bile 30 lira olmuşken kahvaltı ve akşam yemeği alışkanlığımı gözden geçirmeliyim. Evde her şey var, mesai saati derdim de yokken sabah ve akşam öğünlerimi arkadaşlarla planım yoksa evde yemek en mantıklısı.
Ne zaman kredi çekmeden araba alacak konuma gelirim bilmiyorum ama şimdilik aklıma gelen hususlar bunlardı. Ve tüketmiyoruz kampanyası için kendi adıma gereksiz gördüğüm şeylere el atıyorum. Umarım olumlu noktaya varacağım
1449.
Son yıllarda yükselişte olan ve biz kadınlar olmasak batacak kozmetik sektörü yüzünden maddi çöküşe geçtim dostlar. Kendimi bildim bileli özellikle renkli makyaja zaafım var ve kendimi durduramayacak duruma geldim ne yazık ki. Dönemsel durumlar haricinde cilt problemleri yaşamadığım için cilt bakımına düşkün değilim ama konu farlar rujlar oldu mu ben aklımı kaybediyorum. Kozmetiğe harcadığım parayı giyim kuşama harcasaydım şimdiye moda ikonası olmuştum.
Baktım bu iş bağımlılığa doğru evriliyor, ben de yıl boyu cüzdan sağlığımı korumak için birtakım kararlar aldım. Ama öyle langırss diye bütün sene şunu almıycam bunu yapmıycam demek istemiyorum. Bebek adımlarıyla gidip uygulanabilir hedefler koyarsam en azından gözüm korkmaz, diyeti bozup gözü dönmüş halde bi tencere makarna yemeye dönmez iş.
Örneğin no buy year demiyorum da no buy month diyorum. Ocak ayı içinde zaruri ihtiyaçlar haricinde -ped, pamuk, şampuan vs- kozmetik alışverişi yapmayacağım. Kaldı ki stoklarıma bakınca onların bile 3 aydan aşağı bitmesi mümkün görünmüyor. Ve sonuç olarak kendimi tutabilirsem ay sonunda kendime çanta ayakkabı elbise gibi bir hediye almak istiyorum. İnanmak başarmanın yarısıdır, hadi bakalım.
1448.
alışveriş bağımlılığı başlığına yazmışken buraya da low buy year çalışmamın detaylarını yazayım istedim. benim için en sorunlu kategorileri belirledim.
-makyaj
-bakım ürünleri
-kitap
-kırtasiye
-temizlik malzemeleri
bu kategorilerden yıllık kendime hedefler koydum. onlar da şöyle:
-makyaj: bu kategoriden herhangi bir satın alım yapmayacağım. muhtemelen ömrüm boyunca yetecek kadar ürünüm var. o yüzden herhangi bir şey almamak en mantıklısı. kullanma kısmında da en eski ancak kullanılabilir durumdakilerden başlayıp arada sevdiklerimi de ekleyip kullanacağım. belki bu sayede ürün de bitirebilirim.
-bakım ürünleri: herhangi bir ürün çeşidinden sıfır ürün kalana ve çok elzem olduğuna emin olana dek satın alım yapmayacağım. stk kontrolü yaparak en eskilerden itibaren kullanmaya başlayacağım. arada da çok sevdiklerimin mini boylarını ekleyerek süreci keyifli hale getireceğim.
-kitap: bir insanın okunmayı bekleyen 500 kitabı olur mu? benim var. o yüzden tess gerritsen yeni bir kitap çıkarmadığı sürece satın alım yapmayacağım. ama hediyelere açığım. okuma işini kolaylaştırmak için kısa olan kitaplarımın telefon ile fotoğraflarını çektim ve her fırsat bulduğumda onları okuyarak okuyup bitirme tatmini besleyeceğim. uzun kitaplarımı ise daha sürece yayıp okuyacağım. onları kopmadan okumak için özellikle zaman ayırmam lazım.
-kırtasiye: tam bir kalem ve defter hastasıyım. ancak bu sene çok fazla aldığım için hepsi birikti elimde. düzenli ajanda, günlük ve kitap alıntıları ile psikolojik kendi kendine yardım kısımlarında elimdeki kalem ve defterleri kullanacağım. özellikle küçük not defterlerim çantaya atmalık olduğu için kullanım kolaylığı sağlıyor. bir de bu defterleri ben hep matt notebook'tan aldığım için düzen yapı vs hep aynı. devamlılık da sağlayabilirim.
-temizlik malzemeleri: sanırım en ilginç kategori bu olsa gerek. bir büyük dolap dolusu ürün var evde. herhangi bir ürün çeşidinden sıfır ürün kalana ve muadil bir kullanım şekli bulamayıncaya dek temizlik malzemesi almayacağım. bu bahsettiğim ürünler beni en azından 1-1,5 sene götürecek çoklukta. gerisini varın siz hesap edin.
kıyafet ve ayakkabı kısmında sorun yaşamam. pek moda takip etmiyorum ve oturmuş bir stilim var. bu kısım için ayda 2 parça ya da sezon değişimlerinde 8-10 parça alım hedefi koydum kendime. bunu yapmadan önce de kıyafet dolabımın 1/3 kısmını temizledim ayıkladım. çünkü artık bana olmuyorlardı. hepsini ihtiyacı olan kişilere vereceğim. bu haftasonu da ayakkabı dolabına el atacağım. muhtemelen oradan çöpe gidecek ayakkabı da çıkar çünkü parçalanana dek giyme huyum var ayakkabıları.
kazanım olarak da kredi kartı borçlarımı (yaklaşık 150k kadar) 2025 yılında bitirip her ay en az 2 gram altın alma hedefim var. ek olarak 80 kitap okuma, 20 parça makyaj malzemesi bitirme, bakım ürünlerinin 1/3 lük kısmını düzenli ve gerektiği kadar kullanıp bitirme hedeflerim var.
low buy year içinde ara ara aylık no buy challenge yapıp kendimi de sınamak istiyorum biraz. bakalım 2026 yılına girerken durumlar ne olacak? unutmazsam aylık güncelleme de yaparım bu yazının altına. buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim :)